Almanya, son on yılda aldığı göç dalgasının ekonomik ve toplumsal etkilerini daha net görmeye başladı. Özellikle Suriye’den gelen sığınmacıların büyük bölümü, başlangıçta karşılaşılan dil, eğitim ve iş piyasasına uyum engellerine rağmen, bugün ülke ekonomisinin önemli bir parçası haline gelmiş durumda.
Federal İstihdam Araştırmaları Enstitüsü’nün (IAB) 2025 verilerine göre, 2013–2019 yılları arasında Almanya’ya gelen Suriyeli mültecilerin yaklaşık üçte ikisi şu anda istihdam ediliyor. Bu oran, ülke genelindeki istihdam oranının yalnızca 9 puan gerisinde. Uzmanlar, krizin başlangıcında bu seviyeye ulaşmanın zor olduğu düşünüldüğünü, hatta ilk yıllarda mültecilerin yarısının bile iş bulmasının başarı sayılacağı görüşünün hâkim olduğunu hatırlatıyor.
TAM ZAMANLI ÇALIŞAN YÜZDE 62
İstihdamın sektörel dağılımına bakıldığında, sağlık, lojistik, inşaat ve sosyal hizmetler başta olmak üzere birçok kritik alanda göçmen iş gücünün yüksek oranda yer aldığı görülüyor. Sigorta kapsamında tam zamanlı çalışanların oranı yüzde 62’ye ulaşırken, bu oran Almanya genelinde yüzde 48 seviyesinde bulunuyor. Bu durum göçmenlerin sadece düşük vasıflı işlerde değil, aynı zamanda talep gören ve nitelik gerektiren pozisyonlarda da yer aldığını gösteriyor.
Vatandaşlığa geçiş oranlarında da dikkat çekici bir artış yaşanıyor. 2024 yılında Almanya’da vatandaşlık alan kişi sayısı rekor kırarak yaklaşık 292 bine ulaştı. Bu artışın en büyük bölümünü Suriyeliler oluşturdu. 83 bin Suriyeli Alman vatandaşı oldu. Bu, tek bir milletten yapılan en yüksek oran olarak kayıt altına alındı.
12 BİNDEN FAZLA İŞLETME KURULDU
Federal İstihdam Araştırmaları Enstitüsü’nün (IAB) Ağustos 2025 verileri, 2013-2019 döneminde gelen sığınmacıların %67’sinin istihdama katıldığını ortaya koydu. Bu oran, Alman nüfusunun genel istihdam seviyesine sadece 9 puan uzakta. Göçmen Entegrasyonu Çalışmaları Birimi, asimilasyon engellerine rağmen bu düzeyde istihdam, beklentilerin ötesinde bir başarı olduğunu belirtiyor.
Berlin Ekonomi Enstitüsü, Suriyeli göçmenlerin 2020’dan bu yana 12 binden fazla işletme kurduğunu belgeliyor. Özellikle teknoloji, sağlık ve inşaat sektörlerinde nitelikli işgücü açığını kapatıyorlar. Çifte vatandaşlığa izin verilmesi ve vatandaşlık için gerekli ikamet süresinin kısaltılması, bu yükselişte belirleyici faktörler arasında.
GÖÇ KAYNAKLI NÜFUS ARTIŞI
Ancak bu olumlu tabloya rağmen, göç ve entegrasyon konusu Almanya’da siyasi tartışmaların merkezinde yer almaya devam ediyor. Bazı siyasi partiler göç politikalarının sıkılaştırılmasını savunurken, ekonomi uzmanları nüfusun yaşlandığı bir ülkede iş gücü açığının göçmenler olmadan kapatılamayacağını vurguluyor. 2014–2024 yılları arasında ülke nüfusundaki net artışın 3,5 milyonu aşması, tamamen göç kaynaklı.
Buna karşılık, işsizlik yardımları ve sosyal destek harcamaları da artış gösterdi. 2024 yılında işsizlik yardımlarına ayrılan bütçe 29,7 milyar avroya yükseldi. Uzun vadede bu maliyetlerin düşmesinin tek yolunun, göçmenlerin iş gücüne daha hızlı entegre edilmesi olduğunu belirtiyor.
Tüm bu veriler, Almanya’daki göç tartışmalarının tek boyutlu olmadığını ortaya koyuyor. Bir yanda entegrasyonun ekonomik faydaları, diğer yanda ise sosyal, kültürel ve politik zorluklar yer alıyor. Ancak rakamlar, göçmenlerin iş gücüne katılımının ve ekonomik katkısının her geçen yıl arttığını açıkça gösteriyor.