Alman Şansölyesi Friedrich Merz’in, göçmenlere yönelik “şehir manzarası” ifadeleriyle başlattığı tartışma, ülke ekonomisinin kritik sektörlerdeki can damarı olan göçmen işçilere ne denli bağımlı olduğunu ortaya koyan resmi verilerle keskin bir tezat oluşturuyor. Federal İstatistik Ofisi’nin (Destatis) verilerinden derlenen analiz, üretimden sağlığa, lojistiğe varıncaya kadar pek çok alanındaki Alman ekonomisinin işleyişinin göç kökenli çalışanlar olmadan sekteye uğrayacağını gözler önüne serdi.
Hükümetin göç politikalarındaki ilerlemesini anlatırken sözlerini “Ama biz tabii ki hala şehir manzarasında bu soruna sahibiz” diyerek sürdüren Şansölye Merz, toplumun bir kesiminden destek görürken, geniş bir kesimden de “ayrıştırıcı ve genelleyici” dil eleştirisi almıştı. Ancak veriler, tartışmanın odağındaki “şehir manzarasının”, aynı zamanda Almanya’nın çalışan, üreten ve ekonomiyi ayakta tutan yüzü olduğuna işaret ediyor.
HANGİ SEKTÖRLER GÖÇMEN İŞGÜCÜNE DAYANIYOR?
Özellikle uzun süredir ciddi işgücü açığı yaşanan sektörlerde göçmen kökenli çalışan oranlarının ortalamanın çok üzerinde seyrettiği ortaya konuldu. Bu oranlar, Almanya’daki yaklaşık 25 milyon göçmen kökenli nüfusun çalışma hayatının ayrılmaz bir parçası olduğunu kanıtlıyor.
Göçmenler, istatistiklere göre, kaynak ve birleştirme tekniği sektöründe çalışma gücünün %60’nı, gıda üretimi ve aşçılık mesleklerinde %54’lük bir orana sahiptir. İskele kurulumunda bu oran %48, otobüs ve tramvay şoförlüğü için %47, et işleme sektörü için %46 ve restoran hizmetleri için %45’tir. Ancak listede yer alan diğerleri arasında plastik ve kauçuk üretimi %44, otel hizmetleri %40, kargo taşımacılığında profesyonel şoförler %39, metal işleme %37 ve tabi ki daha çarpıcı olan yaşlı ve hasta bakımı %33 gibi sektörler yer alıyor. Genel ekonomide ise her dört çalışandan birinin (%26) kendisi veya ebeveynlerinin 1950’den sonra Almanya’ya göç ettiği belirlendi.
Yaşlanan nüfus ve derinleşen nitelikli işgücü açığı gözetildiğinde, Almanya’nın ekonomik rekabet gücünü ve sosyal refah sistemlerini sürdürebilmesi için göçmen işgücüne olan bağımlılığı önümüzdeki yıllarda daha da artacaktır. Bu veriler, “şehir manzarası” üzerinden yürütülen söylemlerin, ülkenin ekonomik manzarasındaki vazgeçilmez gerçeklerle ne denli çeliştiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.