Almanya’nın küresel yetenek savaşında öne çıkmak için 2023’te yürürlüğe koyduğu iddialı “Nitelikli Göç Yasası”, uygulama aşamasında ciddi tıkanıklıklarla karşı karşıya. “Vizyon için Göç” olarak da bilinen ve hızlandırılmış vize süreçleri vaat eden yasa, özellikle son altı aydır, yerel iş ajansları (Agentur für Arbeit) ve yabancılar dairelerinin artan orandaki titiz ve bazen tutarsız kararları nedeniyle hedeflenen etkiyi gösteremiyor.
Başvuru sahiplerinin ünvan-maaş uyumu ve “niyet okuma” gibi gerekçelerle karşılaştığı ret oranlarındaki belirgin artışa dikkat çekiliyor. Yasanın Mart 2023’teki kabule onayından bu yana geçen süreç, Alman hükümetinin nitelikli işgücü açığını kapatma hedefinde yeterince başarılı olamadığını ortaya koyuyor. Hükümet yetkilileri bir yandan Hindistan, Brezilya ve Türkiye gibi ülkelere yönelik “nitelikli insanlarınızı gönderin” çağrıları yaparken, diğer yandan yavaş işleyen bürokrasi ve sahada yaşanan uyum sorunları hem Almanya’nın uluslararası rekabet gücünü hem de göçmen adaylarının beklentilerini stres altına sokuyor.
KURALLAR YENİ HÜKÜMET İLE SERTLEŞİYOR
Yeni koalisyon hükümeti, göç politikalarında daha ihtiyatlı bir tavır sergiliyor. İlk düzenlemelerden biri, hızlandırılmış vatandaşlık süresini beş yıla çıkarmak oldu. Bu hamle, aşırı sağcı muhalefetin baskısı ve koalisyon ortakları arasındaki uzlaşının bir sonucu olarak değerlendiriliyor. Bu genel tavır değişikliği, iş ajansları ve konsolosluklar üzerinde, başvuruları daha sıkı incelemeye yönelik bir “gizli talimat” olarak yansıyor.
En büyük sorun, yasanın açıkça “akademik veya mesleki eğitim almış bir uzmana, nitelikli herhangi bir işte çalışma karşılığında oturum izni verilir” şeklinde tanımladığı esnekliğin, memurlar tarafından “yetki aşımı” ile yorumlanması. Örneğin, bir inşaat mühendisinin satın alma sorumlusu olarak veya bir öğretmenin büro yöneticisi olarak başvurusu, “ünvanın eğitimle tam uyumlu olmaması” gerekçesiyle reddedilebiliyor. Oysa yasa, bu tür esnek geçişlere açık kapı bırakıyor.
MAAŞ VE ÜNVAN TUZAĞI
Yüzlerce başvuruya aracılık eden Oktay Özdemir, yaşadığı somut örnekleri aktarıyor: “Aynı şirket, aynı ünvan, aynı eğitim ve aynı maaş seviyesi için yaptığımız iki başvurudan biri onaylanırken, diğeri reddedilebiliyor. Memur, kanunun kendisine tanımadığı bir ‘niyet okuma’ yetkisini kullanarak, ‘siz bu personeli başka bir firmaya kiralayacaksınız’ gibi, dosyada hiçbir dayanağı olmayan gerekçelerle ret verebiliyor. İtiraz mekanizmasının pratikte işlememesi ve her yeni başvuruda 41 Euro harç ödenmesi, süreci başvuru sahipleri için maddi ve manevi bir yıkıma dönüştürebiliyor.”
İş Ajansı (Agentur für Arbeit)’ın resmi meslek ücret/maaş tablosu “Entgeltatlas”ta belirtilen brüt maaş eşiklerinin (örneğin 25 yaş altı bekarlar için ~2.800 Euro) de artık tek başına yeterli olmadığı belirtiliyor. Özellikle aileleriyle gelecek adaylar için bu eşiklerin fiilen ~3.200 – 4.000 Euro bandına çıktığı, bu durumun da Alman şirketlerinin maliyetlerini artırarak uluslararası rekabet gücünü zorladığı ifade ediliyor.
İKNA VE SAĞLAM EVRAK
Bu zorlu süreçle başa çıkmanın yolu, başvuru dosyalarını son derece güçlü, şeffaf ve ikna edici hale getirmekten geçiyor. İşveren firmaları, ihtiyaçları net bir şekilde ilan etmesi, yabancılar dairesi ve iş ajansı ile açık bir diyalog kurması ve başvuru sahibinin niteliklerini elle tutulur belgelerle (detaylı CV, referans mektupları, proje portföyleri) kanıtlaması büyük önem taşıyor. Yaşanan tutarsızlıklara karşı hukuki yollara başvurmanın da Almanya’nın güçlü yargı sistemi sayesinde etkili bir çözüm.