Almanya, 23 Şubat 2025’te yapılacak federal seçimlere hazırlanırken, göç politikaları ülkenin en tartışmalı konularından biri haline geldi. Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin yükselişi ve merkez sağ Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) lideri Friedrich Merz’in katı göçmen karşıtı söylemleri, toplumda derin ayrışmalara neden oldu. Merz’in önerdiği sert göç politikaları, Almanya’nın ekonomik ve sosyal dokusunu şimdiden etkiledi.
Almanya’nın ekonomisi, özellikle yaşlanan nüfus ve düşük doğum oranları nedeniyle ciddi bir iş gücü açığıyla karşı karşıya. Alman Ekonomik Araştırma Enstitüsü’nün (DIW) raporunu haberleştiren ilticahaber.com sitesine göre, 2029 yılına kadar 1,5 milyon nitelikli iş gücüne ihtiyaç duyuluyor. Bu açığın kapatılmasında göçmenler hayati bir rol oynuyor.
Göçmenler Olmadan Almanya Ne Kadar Ayakta Kalabilir?
Almanya’nın bugün en büyük sorunlarından biri nitelikli ve niteliksiz işgücü açığı. Pandemi sonrası toparlanmaya çalışan Alman ekonomisi, birçok sektörde ciddi eleman eksikliği yaşıyor. Ve işin ilginç yanı, göçmenler bu açığı kapatan en önemli unsur. Göçmenler son yıllarda hem ekonomik hem de toplumsal açıdan hedef tahtasına oturtuluyor. Ancak Almanya’daki bu söylemlerin arkasında büyük bir ironi var: “Göçmenler olmadan Almanya ayakta kalabilir mi?” sorusunun cevabını aramak gerekiyor.
Bu sorunun yanıtını sadece ideolojik tartışmalarla değil, somut gerçekler ve ekonomik veriler ortaya koyuyor. Eğer Almanya bir sabah uyandığında ülkedeki tüm göçmenler gitmiş olsaydı, birçok sektör gerçekten durma noktasına gelecektir.
1️⃣ İnşaat Sektörü: Binalar Yükselmez, Projeler Durdurulur
Almanya’da vasıfsız ve yarı vasıflı iş gücünün önemli bir bölümü göçmenlerden oluşuyor. Büyük şehirlerde yükselen gökdelenler, yeni otoyollar ve altyapı projeleri büyük ölçüde göçmen işçilere bağımlı. Onlar olmadan inşaat projeleri yavaşlar, maliyetler artar ve emlak fiyatları fırlayabilir.
2️⃣ Tarım: Tarlalar Boş Kalır, Üretim Düşer
Almanya’da tarlalarda çalışanların büyük bir kısmı mevsimlik göçmen işçiler. Onlar olmadan hasat zamanında tarlalar boş kalır, tarımsal üretim ciddi şekilde aksar. Bu, gıda fiyatlarının hızla yükselmesine ve enflasyonun daha da artmasına neden olur.
3️⃣ Lojistik ve Taşımacılık: Ülkenin Atardamarı Tıkanır
Bugün Almanya, lojistik sektöründe büyük bir kriz yaşıyor. Kamyon şoförü açığı nedeniyle taşımacılık sektörü zorlanıyor. Depolarda çalışan işçilerin büyük bir bölümü de göçmen. Eğer göçmenler giderse, market rafları boş kalır, e-ticaret siparişleri gecikir ve tedarik zinciri çökebilir.
4️⃣ Sağlık Sektörü: Hastaneler ve Yaşlı Bakım Evleri Krize Girer
Bugün Almanya’da hastanelerde, yaşlı bakım evlerinde ve sağlık hizmetlerinde çalışan hemşireler, hasta bakıcılar ve yardımcı personelin büyük bölümü göçmenlerden oluşuyor. Şu anda bile Almanya, sağlık sektöründe ciddi bir işgücü açığı yaşıyor ve bu boşluğu kapatmak için yurt dışından hemşire ve doktor getirmeye çalışıyor.
Göçmenlerin olmadığı bir senaryoda, hastanelerde randevu süreleri uzar, yaşlı bakım hizmetleri aksar ve sağlık sektörü büyük bir krizle karşı karşıya kalır.
5️⃣ Turizm ve Hizmet Sektörü: Restoranlar ve Oteller Personel Bulamaz
Otellerde, restoranlarda ve temizlik sektöründe çalışanların önemli bir bölümü göçmenlerden oluşuyor. Eğer onlar olmazsa, turizm sektöründe hizmet kalitesi düşer, işletmeler personel bulamaz ve ekonomik kayıplar yaşanır.
6️⃣ Üretim ve Sanayi: Fabrikalar İşçi Bulamaz
Almanya’nın otomotiv ve ağır sanayi gibi sektörlerdeki gücü, büyük ölçüde montaj hattında çalışan işçilere dayanıyor. Ve bu işçilerin büyük bir bölümü göçmenlerden oluşuyor. Göçmenler olmadan üretim kapasitesi düşer, ihracat azalır ve ekonomide büyük bir darbe yaşanır.
7️⃣ Bilim ve Teknoloji: Almanya, Beyin Göçünde Kaybeden Taraf Olur
Almanya, dünya çapında birçok bilimsel ve teknolojik projeye ev sahipliği yapıyor. Ancak, ülkede çalışan mühendislerin, akademisyenlerin ve araştırmacıların önemli bir kısmı göçmen kökenli. Eğer bu insanlar Almanya’yı terk ederse, Almanya bilim ve teknoloji yarışında geri kalabilir.
8️⃣ IT ve Yazılım: Dijital Ekonomi Çöker mi?
Her yıl Almanya, IT sektöründeki açıkları kapatmak için yüzlerce göçmeni işe alıyor. Eğer göçmen yazılımcılar ve teknoloji uzmanları ülkeden ayrılırsa, dijitalleşme süreci yavaşlar, şirketler global rekabette geri kalır ve ekonomik büyüme sekteye uğrar.
Göçmenler Olmadan Almanya Var Olabilir mi?
Yukarıda sayabildiğimiz sadece sekiz başlık altındaki iş kolunda çalışan göçmenlerin ülkeyi terk etmesi durumunda Alman ekonomisinde oluşacak çöküşü ele aldık. Bunun dışında daha birçok sektörün lokomotifini de göçmenler ayakta tutuyor. Buna rağmen, CDU lideri Friedrich Merz gibi siyasi faktörler göçü sınırlamaya yönelik sert politikaları, toplumda ayrışmaları da beraberinde getiriyor. Başbakan Olaf Scholz, Merz’in önerilerini “çılgınlık” olarak nitelendirerek eleştiriyor. Bu tür politikaların, Almanya’nın ekonomik ihtiyaçlarıyla çeliştiği ve toplumsal uyumu zedeleyebileceği gün gibi ortada.
Göçmenler, Almanya ekonomisinin ve toplumunun ayrılmaz birer parçası. Onların yokluğu, sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel alanlarda da derin boşluklar oluşturacak. Bununla birlikte, bu durum yalnızca iş gücü piyasasını değil, toplumun genel dengesini de sarsacaktır. Bu nedenle, göç politikaları üzerinden kısa vadeli siyasi kazançlar elde etmek yerine, daha geniş bir perspektiften bakılarak, uzun vadeli ekonomik ve toplumsal ihtiyaçlar göz önünde bulundurulmalıdır. Aksi takdirde, yalnızca geçici çözümler üretmek, ilerleyen yıllarda çok daha büyük krizlere yol açabilir.
Tüm bu sektörleri bir araya getirdiğimizde Almanya’nın göçmenlere bağımlı olduğu açıkça ortada. Göçmenler olmadan:
✅ Ekonomik büyüme yavaşlar.
✅ Çalışacak insan bulunamaz.
✅ Hizmet sektörü ciddi şekilde aksar.
✅ Enflasyon yükselir, hayat pahalılığı artar.
✅ Almanya, küresel rekabette geri kalır.
Bu yüzden göçmenler sadece işgücü sağlamıyor, aynı zamanda Almanya’nın ekonomik ve toplumsal sürdürülebilirliğinin temel taşlarından biri. Bugün Almanya’nın karşı karşıya olduğu esas soru şudur:
Göçmenler Almanya’nın geleceğinin bir parçası mı, yoksa ideolojik ve popülist politikaların bir hedefi mi olacak?